DÖNEM 3
KOMİTE 5
PATOLOJİ
Genital Sistem Patolojileri
Genital Sistem Patolojileri
· Treponema pallidum spiroketi olan kronik veneryal enfeksiyon: sifiliz (frengi)
· Sifiliz primer evre ana lezyonu: sert şankr
· Sifiliz sekonder evre ana lezyonu: conylome latum
· Sifiliz tersiyer evre ana lezyonu: gom
· Spiroketlerin warthin starry boyası gibi standart gümüş boyalarıyla tespit edilebildiği sifiliz evreleri: primer ve sekonder sifiliz
· Sifilizde kullanılan serolojik testler: nontreponemal antikor testleri ve antitreponemal antikor testleri
· Hem konak dokularında hem de treponemal hücre duvarında bulunan antijen: kardiolipin
· Kardiolipine karşı oluşan antikorları tespit eden testler:RPG (rapid plazma reagin) ve VDRL
· VDRL testlerinin sifiliz ile ilişkisiz pozitif olma oranı: %15
· Primer sifilizin görülme zamanı: enfeksiyondan sonra ortalama 21 gün (9-90 gün)
· Primer sifilizde şankrların kendiliğinden iyileşme süresi: 4-6 hafta
· Primer ve sekonder sifilizde damar lümenlerinde daralmalara neden olan endotel proliferasyonu ile karakterize tablo: proliferatif endarterit
· Primer sifiliz hastalarının tedavi edilmediklerinde sekonder sifilize ilerleme oranı: %25
· Sekonder sifilizde ağız boşluğu, farinks, dış genital bölgede görülen geniş tabanlı, yüzeyden kabarık lezyonlar: kondiloma lata
· Primer ve sekonder sifilizdeki lenfoplazmositik inflamasyonda ana inflamatuvar hücre: plazma hücreleri
· Tersiyer sifilizdeki lenfoplazmositik inflamasyonda ana inflamatuvar hücre: lenfositler, plazma hücreleri ve aktive makrofajlar (epiteloid hücreler)
· Gomların gelişimiyle karakterize sifiliz evresi: tersiyer sifiliz
· Tersiyer sfilizde görülen reaksiyon: gecikmiş tip aşırı duyarlılık
· Gomların görüldüğü yerler: kemik, deri, ÜSY müköz membran ve ağız
· Gebeliğin herhangi bir döneminde enfeksiyonlu anneden enfeksiyonun primer veya sekonder dönemlerinde plasenta yoluyla fetüse sifiliz bulaşması: konjenital sifiliz
· Hutchinson tiradı: ön kesici dişlerdeki çentik, körlükle bir arada olan interstisyel keratit, 8. CN zedelenmesine bağlı sağırlık
· Hutchinson tiradından oluşan, 2 yıldan fazla süredir tedavi edilmemiş konjenital sifiliz: tardif (geç) konjenital sifiliz
· Gram negatif diplokok olan niesseria gonorrhoeae’nin etken olduğu alt genitoüriner sistem enfeksiyonu: gonore
· Klamidyal enfeksiyondan sonra en sık karşılaştığımız ikinci enfeksiyon: gonore
· Asendan gonore enfeksiyonunun erkeklerde neden olduğu hastalıklar: akut prostatit, epididimit
· Asendan gonore enfeksiyonunun kadınlarda neden olduğu hastalıklar: akut salpenjit, tubo-overyan abseler, pelvik iltihabı hastalık
· Bebeklerde doğum kanalından çıkış esnasında gonore geçmesi sonucu Etkilenen yenidoğanda geçmişte körlüğün önemli bir nedeni olan, gözlerde pürülan enfeksiyon: ophtalmia neonatorum
· Gonore tedavisi: antimikrobiyal tedavi
· Nongonokokal üretrit ve servisitin en yaygın etkeni: clamidya trachomastit
· Nongonokokal üretrit ve servisit etkenleri: c. Trachomastit, t.caginalis, y. Urealyticum, m. Genitalium
· C. Trachomastit’in hücre dışında sağkalım kapasitesine sahip Enfeksiyöz formu: elementer cisim
· C. Trachomastit’te elementer cisimin hücre içine alınmış Metabolik aktif şekli: retiküler cisim
· C. Trachomastit tanısı: idrarda nükleik asit amplifikasyon testleri
· C. Trachomastitin farklı suşlarıyla meydana gelen kronik ülseratif hastalık: lenfogranüloma venerum
· Lenfogranüloma venerum en sık: çok sayıda seksüel partnerli kişiler
· Lenfogranüloma venerumdaki iltihabi yanıt: mikst granülomatöz ve nötrofilik
· Lenfogranüloma venerumda epitelyal hücrelerin veya iltihabi hücrelerin sitoplazmalarında gözlenen inklüzyonlar: klamidyal inklüzyonlar
· Lenfogranüloma venerum tanısı: biyopsi kesitlerinde veya eksuda yaymalarında organizmanın gösterilmesi
· Şankroid (yumuşak şankr) etkeni gram negatif kokobasi: haemophilus ducrey
· Sifilizdeki sert şankr ve şankroiddeki yumuşak şankr ayrımı: şankroid, sert değildir ve çok sayıda lezyon bulundurabilir
· Şankroid tanısı: organizmaların kültürü ile koyulur
· Küçük enkapsüle bir kokobasil olan calymmatobacterium’un etken olduğu krotin fibrozan hastalık: granüloma inguinale
· Gonore ve granüloma inguinale ayrımı: gonorede nötrofillerin, granüloma inguinalede makrofajların içerisinde diplokok görülür
· Granüloma inguinale’de makrofajlar içinde küçük hücre için kokobasillerin oluşturduğu patogonomik cisim: donovan cisimleri
· Vajinitisin en sık nedeni olan bir protozoon olan t. Vajinalisin etken olduğu hastalık: trikomoniazis
· Histopatolojisinde Epitelde intranükleer viral inklüzyonlar; Klasik cowdrytip A inklüzyon, şeffaf bir halo ile çevrelenen, açık, mor, homojen intranükleer bir yapı olan hastalık: genital herpes simplex
· Genital herpesli annelerin vajinal yollarla doğan bebeklerine bulaştığında yaşamın ikinci hastasında gelişen döküntü, ensefalit, pnömoni ve karaciğer nekrozuyla karakterize hastalık: neonatal herpes
· HPV enfeksiyonu görülen yerler: serviks, penis, vulva, orofarengeal tonsilitler
· HPV tip 6-11 enfeksiyonu sonucu oluşan prekanseröz lezyonlar: condyloma acuminata
· Pelvik inflamatuvar hastalık (PIH) etkenleri: klamidya ve enterik bakteriler
· Gonorenin en cidddi komplikasyonu: pelvik inflamatuvar hastalık
Kadın Genital Sistem Patolojileri
· Vulvanın iltihabi hastalığı: vulvitis
· Vulvitis etkenleri: cinsel yolla bulaşan gonokoklar ve nongonokoklar
· Vulvanın non neoplastik epitelyal bozuklukları: vulvar distrofiler
· Vulvar distrofiler: liken sklerozis (atrofik distrofi) ve skuamöz hiperplazi (hiperplastik distrofi)
· Vulvar distrofilerin en sık görülen alt tipi: liken sklerozis (atrofik distrofi)
· Vulvar distrofilerin tamamında görülen: lökoplaki
· Lökoplaki olmayan beyaz lezyonlarda vulvada seyreden hastalıklar: vitiligo, psöriazis, karsinoma in situ, paget hastalığı, invaziv karsinomlar
· Liken sklerozis görülme yaşı: puberte öncesi veya menapoz sonrası
· Liken sklerozis etyolojisi: östrojen yetmezliği
· Liken sklerozis kanseröz gelişim oranı: %1-4
· Vulvanın herhangi bir bölgesinde çıkan, sınırları belirgin ya da belirsiz olan ve sıklıkla hiperkeratozla birliktelik gösteren lökoplazik alanlar: skuamöz hiperplazi
· Sekonder sfiliz bulgusu olan, yassı, nemli ve yüzeyden hafif kabarık lezyonlar: kondiloma lata
· Kondülum aküminata etkeni: HPV tip 6-11
· Vulva karsinomu ve vulvar intraepitelyal neoplazi (VİN) görülme yaşı: 60 yaş üstü
· Vulva karsinomları çeşitleri: epitel hücreli karsinom, bazal hücreli karsinom, melanom ve adenokarsinom
· En sık görülen vulva karsinomu: epitel hücreli karsinom; %90
· Sadece bazal tabakada displazik bir değişim varsa: VIN I
· Tüm katlarda displazik değişim varsa VIN III
· Vulvar intraepitelyal neoplazinin köken aldığı yerler: labium majör ve minör, klitoris çevresi ve perianal bölge
· VİN, HPV + ise: multifokal
· VİN’de iyi prognoz: HPV 6-11, keratohyalin incileri
· VİN’de kötü prognoz: klitoris bölgesi, HPV 16, 18, 33, 45
· VİN’de HPV + lerde 2cm’den küçük lezyonlarda 5 yıllık sağ kalım: %75
· Epidermis içerisinde paget hücrelerinin lokalize olmasıyla karakterize intraepitelyal karsinom: vulvanın paget hastalığı
· Vulvanın melanomunda prognositik faktör: lezyonun derinliği
· Vulvanın paget hastalığı ve vulva melanomu ayrımı: melanom hücreleri, paget hücreleri gibi halo içermezler
· Vajinit etkenleri: bakteriler, mantarlar, parazitler, trikomonas vajinaliz, candida albicans
· Peynirimsi beyaz vajina akıntısı: kandida vajiniti
· Bol sulu gir-yeşil rankli vajina akıntısı: trikomonas vajiniti
· Vajinal intraepitelyal neoplazi ve skuamöz hücreli karsinom görülme yaşı: 60 yaş üstü
· Gebeliğinde dietilstilbestrol kullanmış annelerin kız çocuklarında görülen karsinom: vajenin berrak hücreli karsinomu
· Embriyonel rabdomyosarkom görülme yaşı: 5 yaş
· Vajenden sarkan üzüm benzeri salkımlar şekilnde karşımıza çıkan çizgili kas tümörü: embriyonel rabdomyosarkom
· Serviksin iltihabi hastalığı: servisit
· Servisitin infertiliteye sebep olma mekanizması: sperm için uygun olmayan ortam oluşturması ve servikal ağzı eksuda ile tıkaması
· Servisit tanısı: akıntı preperatıyla koyulur
· En sık servisit etkenleri: gonore ve tricomonal
· Akut spesifik servisitin en sık şekli: akut gonorial servisit
· Servisit etkenleri: aerob ve anaeroblar, streptokoklar, stafilokoklar, enterokoklar, e.coli, clamidia trochomatis, ureplazma, ürealiticum, trichomonas vajinalis, candida, niesseria gonorhea, HSV II, HPV’nin birkaç tipi
· Servisitte histolojik olarka görülen infiltrasyon tipi: mononükleer infiltrasyon
· Ülser ve ülser çevresinde hücrelerde intranükleer inklüzyonlarla karakterize servisit: HSV servisiti
· İnfiltrat içerisinde bol plazma hücresi izlenen servisit: c. Trachomotis servisiti
· Servikal polip görülme yaşı: premenapozal dönem
· Servikal polipin yetişkin kadınlarda görülme oranı %2-5
· Servikal polipin geliştiği yer: endoservikal kanal
· Serviksten dışarı sarkan, birkaç cm çaplı, düzgün yüzeyli lezyonlar: servikal polip
· Servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) görülme yaşı: 30
· Servikal invaziv kanser görülme yaşı: 45
· CIN ve skuamöz hücreli karsinom tanısı: papanicolau testi, pap smear, kolposkopi, biyopsi, asetik asit. Biyopsi.
· Kadın genital sisteminin en sık görülen ve en sık öldüren neoplazisi servikal skuamöz hücreli karsinom
· CIN lezyonlarından kanser gelişimi için gereken zaman: 20 yıl
· CIN’in servikal kansere erişim süreci: CIN I’in %70’i sabit kalır, %30’u ilerler. İlerleyenlerin %20’si CIN III’e varır. CIN III’e varanalrın %1-5’i invaziv kansere dönüşür
· Servikal kanserde HPV saptanma oranı: %85
· CIN’de vakuolizasyon ve koilositoz oluşması karakteristik olan etken: HPV
· Serviks kanserlerinin skuamöz hücreli kanser olma oranı: %85-90
· Serviks kanseri en sık: mantar şeklinde
· Serviks kanserlerinin ve displazik değişikliklerin en sık maruz kaldığı nokta: skuakolumnar bileşke
· Serviks kanserinin metastaz yaptığı yerler: akciğer, kemik, karaciğer
· Serviks kanserinin makroskopisine göre 3 şekli vardır: mantar şekli, ülseratif şekil, infiltratif şekil
· Serviks kanserinin en önemli şikayeti: 40-50’li yaşalrda lekelenme tarzında kanama
· Serviks kanseri mortalite nedeni: bölgesel infiltrasyon sonucu mesanenin ve idrar yollarının tutulumuna bağlı bası semptomları
· Endometriyum enfeksiyonları: endometrit
· Endometriyumun akut enfeksiyonlarının en sık sebebi: doğum ya da düşük sonrası kavitede kalan parçaların tam temizlenememesi sonucu gelişen bakteriyel enfeksiyon
· Endometrial bezelerin düzensiz proliferasyonu ve stromada başta plazma hücreleri, makrofaj ve lenfositlerin varlığı ile karakterize hastalık: kronik endometrit
· Glandda nötrofiller etrafında plazma hücreleri bulunan hastalık: akut endometrit
· Endometriyumun bazal tabakasının myometriyum içine yerleşmesi: Adenomyozis
· Adenomyozis kliniği: menoraji, dismenore, mens öncesi pelvik ağrı
· Endometriyum dokusununun endometrial kavite dışında bulunması: endometriozis
· Endometriozis görülen yerler: tubalar, overler, dauglas boşluğu, uterus bağları, rektovajinal septum, periton boşluğu, göbek etrafı, kalp, kemik
· Endometriozisin büyük kistik yapılar oluşturduğunda içinde yoğun Hematom yüzünden oluşan çikolatamsı birikinti: çikolata kisti
· Endometriozis tanısı: yerleşim yerlerinde endometrial bezlerin, stromanın ve hemosiderin yüklü makrofajların üçünün ya da en az ikisinin bulunması ile konur
· Endometriozis ve adenomyozis ayrımı: endometriyozis, adenomyozisten farklı oalrak düdzenli sikluslara eşlik eder. Çünkü endometrial doku fonksiyoneldir
· Endometriozisin patogenezinde öne sürülen 3 teori: regürjitasyon teorisi, metaplastik teori, vasküler ve lenfatik yayım teorisi
· Ergenlik öncesi disfonksiyonel uterus kanaması sebepleri: erken ergenlik (hipotalamik, hipofiz veya yumurtalık kökü)
· Gençlikte disfonksiyonel uterus kanaması sebepleri: anovulasyon döngüsü, pıhtılaşma bozuklukları
· Üreme yaşında disfonksiyonel uterus kanaması sebepleri: gebelik komplikasyonları (kürtaj, trofoblastik hastalığı, ektopik gebelik), orgin lezyonları (leiomyoma, adenomyozis, polipler, endometrial hiperplazi, karsinom), anovulatuar döngü, ovulatuar disfonksiyonel kanama (yetersiz luteal faz)
· Perimenopozal dönemde disfonksiyonel uterus kanaması sebepleri: anovulatuar döngü, düzensiz dökülme, organik lezyonlar (karsinom, hiperplazi, polipler)
· Menopoz sonrası disfonksiyonel uterus kanaması sebepleri: organik lezyonlar (karsinom, hiperplazi, polipler), endometrial atrofi
· Disfonksiyonel uterus kanaması 3 grup altında incelenir: ovulasyon yetmezliği, luteal faz yetmezliği, kontraseptif kullanımı
· Endometrial hiperplazinin adenokarsinoma ilerleme oranı: %25
· Endometrial hiperplazi ve bununla ilişkili kanser gelişiminde anahtar faktör: PTEN delesyonu ve/veya inaktivasyonu
· Premalign endometrial hiperplazilerde PTEN inaktivasyonu görülme oranı: %63
· Endometrial kanserlerde PTEN inaktivasyonu görülme oranı: %50-80
· Endometrial kanserlerin özellikle iyi diferansiye tiplerinde sıklıkla karşımıza çıkan histopatolojik değişiklik: skuamöz metaplazi
· Endometriyum poliplerinin görülme yaşı: perimenapozal dönem
· Muhtemelen östrojenik hiperstimülasyona bağlı olarak ortaya çıkan, 0,5-3 cm arasında değişen, geniş tabanlı, büyüdüğünde uterus kavitesine çıkıntı yapabilen patoloji: endometriyum polipleri
· Kadınlarda en sık izlenen tümör: leiomyom
· Leiomyomun aktif reproduktif yaşamda izlenme oranı: %30-40
· Makroskopik olarak kapsülsüz ama keskin sınırlı, sert gri beyaz kitleler olup myometriyumun normal kas demetlerine bzenyen düz kas demetleri ile karakterize tümör: leiomyom
· Bir veya birden fazla sayıdaki miyomların rahimi düzgün bir biçimde ve bütünüyle büyütmesi: kugel myom
· En sık izlenen kadın genital trakt kanseri: endometriyum karsinomı
· Endometriyum karsinomunun en sık karşımıza çıkış şekli: adenokarsinom
· Endometriyum karsinomu görülme yaşı: 55-65
· Endometrial karsinomun, endometrial hiperplazi veya hiperöstrojenizm zemininde kaynaklanma oranı: %20
· PTEN yolu üzerinden giden ve öncesinde hiperplazinin, atipik hiperplazinin sonrasında ise iyi diferasniye endometrit kasrsinomun oluşması ile karakterize form: Tip 1 endometriyum karsinomu
· Atrofik bir endometriyumdan köken alan, p53 ve takibinde değişik genler üzerinden yürüyen serozal endometriyal intraepitelyal karsinom ve sonrasında bunun seröz karsinoma dönüşümü: Tip 2 endometriyum karsinomu
· Tip 1 endometriyum karsinomu görülme yaşı: 55-65
· Tip 1 endometriyum karsinomu genetiği: PTEN, ARID1A, PIK3CA, KRAS, FGF2, MSI, CTNNB1, TP53
· Tip 2 endometriyum karsinomu görülme yaşı: 65-75
· Tip 2 endometriyum karsinomu çeşitleri: seröz, berrak hücreli ve mikst mülleryan
· Tip 2 endometriyum karsinomu genetiği: TP53, PIK3CA, FBXW7, PPP2R1A
· Malign glandüler ve stromal sarkom elemanlarından ötürü mikst tümör olarak adlandırılan tümör: mikst müllerian tümör (malign mikst mezodermal tümör)
· Mikst müllerian tümör görülme yaşı: postmenapozal dönem
· Mevcut leiomyomlardan değil, direkt myomettiyumun mezenkimal hücrelerinden kaynaklanan tümör: leimyosarkom
· Leimyosarkomun 5 yıllık sağ kalımı: %40
· Leimyosarkom tanı kriterleri: Sellüler atipisiz çok sayıda mitoz (10 BBA’da 10’dan fazla) veya sellüler atipili az sayıdaki mitoz (10 BBA’da 5’den fazla) veya Miksoid epiteloid özellik (her 10BBA’da 5’den az mitoza sahip olsalar bile daha agresif özellik gösterirler)
· Fallop tüplerinin en sık hastalığı: salpenjit
· Kronik salpenjitlerin infertilite mekanizması: tubal plikaların birbiriyle yapışması sonucu ovumun geçişini engellemek
· En ık infertilite sebeplerinden biri: tüberküloz salpenjit
· Eğer tüberküloz ve tuba kanseri bir arada görülürse: antineoplastik tedaviden dolayı tüberkülozun agresif seyredeceğinden ötürü öncelikle tüberküloz tedavisi yapılır ardından neoplastik tedaviye başlanır
· Çok sayıda, genelde 1,5 bazen de 4,5-5 cm’e kadar ulaşabilen, içi seröz bir sıvı ile dolu, çatlamamış graff folikülünden kaynaklanan fizyolojik yapılar: foliküler ve luteal kistler
· Polikistik over sendromu görülme yaşı: menarş sonrası genç yaş
· Overlerde çok sayıda kistlerden aşırı östrojen ve androjen salgılanmasına bağlı olarak görülen, androjenik etkileri olan sendrom: polikistik over sendromu
· Polikistik over sendromu riskleri: ileri yaşlarda hipertansiyon ve çocuk sahibi olamama
· Overin en sık görülen tümörü: seröz tümörler
· Overde Seröz tümör görülme yaşı: 30-40
· Seröz karsinomda Kesin karsinom bulgusu: döşeyici epitel hücrelerinin anaplazisi ve stromal invazyonudur .
· Overde sınırlı kalan seröz tümörlerde 5 yıllık sağ kalım: %70
· Borderline seröz tümörlerde 5 yıllık sağ kalım: %100
· Borderline seröz tümörlerde 10 yıllık sağ kalım: %80
· Kapsül dışına penetre olan seröz tümörlerde 10 yıllık sağ kalım: %13
· Seröz tümörlerde kötü prognoz belirteçleri: kavite içi polipoid ya da papiller yapı
· Over müsinöz tümör görülme yaşı: 30-40
· Müsinöz tümörlerin over tümörlerine oranı: %10
· İleri evre müsinöz tümörlerde 10 yıllık sağ kalım: %35
· Borderline müsinöz tümörlerde 10 yıllık sağ kalım: %85
· Müsinör tümör ve seröz tümör ayrımı: müsinöz tümörler daha büyük çaplı ve unloküle değil de multiloküle olma eğilimlerindendir. İçerik berrak değil genellikle müsinöz kıvamlı ve akışkandır. Seröz tümörlerde kistin her yeri birbirine benzer, buna karşılık müsinöz tümörlerde farklılıklar oldukça fazladır.
· İkinci sık bilateral görülen primer over tümörü: endometrial tümörler
· Endometrial tümörlerin endometriozisten gelişme oranı: %15
· Endometrial tümörlerin genellikle klinik seyri: malign
· Bol ve vakuollü berrak sitoplazma içerisinde PAS+ globüller içeren berrak hücreler ve hobnail (çiviye benzer) hücrelerden oluşan tümör: Menonefroid (berrak hücreli) tümör)
· Berrak hücreli tümör tanısı: hem şeffaf hücreler, hem eozinofilik granüller var ve anaplazi belirginse tanı koyarız
· Yüzey epitel tümörleri içerisinde en agresif olan tümör: berraki hücreli tümör
· Üriner kanaldakine benzer değişici epitel adaları içeren, stromadan zengin, solid genellikle iyi guylu, ara sıra kistik adalar ve mukus salgılayan silendirik hücreler bulunabilmekle beraber çapları 20 cm’ye ulaşan tümör: branner tümörü
· Branner tümörü görülme yaşı: postmenapozal dönem
· Germ hücreli tümörlerin over tümörlerine oranı: %15-20
· Germ hücreli tümörlerin malign olma oranı: %3
· Germ hücreli tümörlerin görülme yaşı: adolesan ve prepubertal dönem
· Germ hücreli tümörlerin kaynaklandığı yapı: primordial over germ hücreleri
· Teratomların over tümörlerine oranı: %15-20
· En sık görülen germ hücreli tümör: teratom
· Teratomlarda hasta yaşı ilerledikçe: prognoz iyileşir
· En sık görülen teratom: benign (matür) kistik teratom
· Benign kistik teratomun geliştiği yapı: totipotansiyel germ hücreleri
· Kalın, beyaz, düzgün yüzeyli, içinde yağlı bir sıvıyla beraber kemik, kıkırdak, saç, diş, bronş ve gastrointestinal epitelyal yuvalar ve 3 germ yaprağından da elemanlar bulunan tümör: benign kistik teratom
· Benign kistik teratomda en çok eleman bulunan germ yaprağı: ektoderm
· Benign kistik teratomda, doku elemanlarından birinin malign dönüşüm yapma oranı: %1
· Teratomların oluşturabildiği paraneoplastik sendrom: hemolitik anemi
· Benign kistik teratomdan en çok gelişen karsinom: yassı epitel hücreli karsinom
· En fazla torsiyone olan over tümörü: benign kistik teratom
· Benign kistik teratom görülme yaşı: genç yaş birey
· İmmatür malign teratom görülme yaşı: ortalama 18; prepubertal dönem ve genç yaş
· Çocuklarda en sık rastlanan malign over tümör: immatür malign teratom
· Matür teratom ve immatür teratom ayrımı: immatör teratom, matür teratomdan farklı olarak immatür ya da embriyo kökenli dokulara benzeyen eleman içermeleri ve bazı alanlarda nekroz içermeleri
· İmmatür malign teratomun kötü prognositik faktörü: nöral dokuya ait eleman içermesi
· Eğer Lateral bir immatür malign teratom gördüğümüzü düşünüyorsak karşı overdeki yapı: benign teratom
· Teratom içerisinde matür tiroid dokusu bulunan ve hipertroidi tablosuyla gelen hastalık: struma ovarii
· Teratomdaki intestinal epitelden gelişen karsinom: struma karsinoidi
· En sık rastlanan malign germ hücreli tümör: disgerminom
· Gebede en sık izlenen ovaryan malignitesi: disgerminom
· En sık bilateral izlenen germ hücreli over tümörü: disgerminom
· Disgerminom görülme yaşı: 2. Ve 3. Dekat
· Disgerminomun birliktelik gösterdiği ve gonadoblastom zemininde disgerminom gelişen hastalık: gonodal disgenezi
· Mikroskopik olarak endodermal sinüs ya da schiller duval cisimciğiyle karakteristik olan tümör: yolk sac tümörü (endodermal sinüs tümörü, infantil tip embriyonel karsinom)
· Yolk sac tümöründe, santralde vasküler yapı etrafında dizilen tümör hücrelerinin glomerül benzeri görünümü: schiller duval cisimciği
· Yolk sac tümörü görülme yaşı: çocuk ve genç
· Overin ikinci en sık izlenen malign germ hücreli tümörü: yolk sac
· Yolk sac tümörünün en sık klinik bulgusu: abdominal kitle ve pelvik ağrı
· Koryokarsinom görülme yaşı: en sık 20 yaş altı; ilk 3 dekat
· Overde görülen koryokarsinomun plasentadakinden farkı: kemoterapiye cevap vermemesi ve pür olarak az izlenmesi
· Embriyonel karsinomun malign over tümörlerine oranı: %4
· Embriyonel karsinom görülme yaşı: %4
· Mikst germ hücreli tümörlerde en sık rastlanan kombinasyon: endodermal sinüs tümörü+disgerminom
· Mikst germ hücreli tümörlerde kötü prognoz belirteci: tümörün büyük olması ve malign komponentin relatif oranı
· Granüloza teka hücreli tümör görülme yaşı: en sık postmenapozal dönem; her yaş
· Granüloza teka hücreli tümörde santral kavite etrafında primordial folikülü andıran histopatolojik bulgu: call-exner cisimciği
· Granüloza tek hücreli tümörde patogonomik nükleer yarıklanmalar: kahve çekirdeği görünümü
· Juvenil granüloza hücreli tümörün birliktelik gösterdiği sendromlar: olier ve maffuci sendromları
· Tekomanın görülme yaşı: en sık postmenapozal dönem; her yaş
· Tekoma ne kadar sarıysa: teka hücreleri o kadar çok
· En sık rastlanan stromal tümör: fibroma
· Fibrom ya da fibrotektom, asit ve sağ hidrotoraks tablısu: meigs sendromu
· Baza hücreli nevüs sendromu (gorlin sendromu)’nda görülen: fibrotektoma
· Gri Fibröz hücrelerle, sarı lipid yüklü tekal hücrelerden oluşan tümörler eğer lüteinize tekoma ise izlenen histopatolojik yapı: reinke kristalleri
· Embriyolojik hayattan kalan sertoli hücrelerinin sebep olduğu tümör: sertoli leydig hücreli tümör
· Sertoli leydig hücreli tümör görülme yaşı: her yaş
· Sertoli leydig hücreli tümörlerde testis yapılarına benzerlik gösteren hücreler: adnroblastom (arhenoblastom)
· Erkek ve kadına özgü seks cord stromal tümörlerin bi arada görülmesi: gyandroblastom
· Overdeki adrenal kortikal kalıntılardan kaynaklandığı düşünülen tümör: lipid hücreli tümör
· Lipid kapsayan parankim hücreleri ve testis leydig hücrelerinde görülen reinke kristalleri gibi histopatolojik bulguları olan tümör: lipid hücreli tümör
· Metastatik over tümörlerinin over tümörlerine oranı: %5-6
· Overe en sık metastaz yapan genital tümör: endometrium kanseri
· Bilateral olan, sıklıkla mide karsinomundan kaynaklanan, karakteristik olarka musinle dolu taşlı yüzük hücrelerinden oluşan over tümörü: krunberg tümörü
Erkek Genital Sistem Patolojileri
· Prostat enfeksiyonu: prostatit
· Üropatojenlerin etken olduğu prostatin: akut ve kronik bakteriyel prostatit
· Antibiyotiğe cevap vermeyen prostatit: kronik non bakteriyel prostatit (kronik pelvis ağrı sendromu)
· Prostatinin birleşik devletlerde en yaygın sebebi: BCG aşısı
· Cerrahi sonrası prostatitte gözlenen prostatik granülomlar: TUR granülomu
· Bakteriyel prostatit etkenleri: e. coli veya idrar yolu enfeksiyonuna neden olan diğer gram negatir basillerdir
· Sadece immünsüprese kişilerde görülen prostatit: fungal granülomatöz prostatit
· Erkekte karşımıza çıkan en sık benign tablı: benign prostat hiperplazisi (nodüler hiperplazi)
· Benign prostat hiperplazisi görülme yaşı: en sık 8.dekad; 40 yaş üstü
· Benign prostat hiperplazisi görülen bölge: tranzisyonel zon
· Benign prostat hiperplazisinin ana nedeni: hormonlar
· Prostat büyümesinin ana mediyatörü: DHT (dihidrotestesteron)
· Prostatın malign hiperplazisi: prostat karsinomu
· Erkeklerin en sık tümörü: prostat karsinomu
· Prostat karsinomunun erkek kanserlerine oranı: %25
· Prostat kanseri görülme yaşı: 50 yaş üstü
· Prostat kanseri tedavisi: En çok kullanılan lokal tedavi biçimi radikal prostatektomi ve radyoterapidir.
· Radikal prostatektomi: seminal veziküllerle birlikte prostat çıkarılması
· Prostat kanserinde radyoterapi endikasyonları: tümörün derecesi çok yüksekse ya da seminal veziküle infiltre olmuşsa
· İleri evre metastatik prostat karsinomu tedavisi: androjen deprivasyonu
· Prostat karsinomunda operasyon sonrası nüks tanısı: serum PSA ölçümü
· Prostat kanserinde radikal prostektomi sonrası prognositik faktörler: patolojik evre, cerrahi sınırların durumu ve gleason skoru
· Prostat kanserinde radyoterapi sonrası prognositik faktörler: gleason skoru, klinik evre ve PSA skoru
· Prostat kanseri genetiğinde edinilmiş mutasyonlar: TMPRSS2-ETS füzyon geni ve onkojenik PI3/AKT sinyal yol ağı aktivasyonu
· Prostat kanserinde en sık karşımıza çıkan TMPRSS2-ETS füzyon geni: ERG
· Benign prostat hiperplazisi ile malign prostat hiperplazisi ayrımı: malign glandda, benign glandın aksine bazal hücre tabakası yoktur
· Prostat karsinomunun diğer adenokarsinomlara göre farkı: pleomorfizmleri belirgin değildir
· Gleason derecelendirmesi kriterleri: glandüler patern ve tübüler yapı
· En iyi diferansiye tümör gleason skoru: 2
· En kötü diferansiye tümör gleason skoru: 10
· Prostat kanseri birey 75 yaş üstüyse, komorbitesi varsa, PSA düzeyi düşükse ve genç bireyde düşük dereceli ve küçük tümör varsa izlenen, dikkatli bekleme (watching waiting) şeklinde adlandırılan klinik yöntem: aktif surveillance
· En sık görülen penis malformasyonları: hipospadias ve epispadias
· Üretradaki açıklığ (üretral orifis)’ın anormal bir şekilde penisin ventral yüzeyinde bulunması: hipospadias
· Üretradaki açıklığ (üretral orifis)’ ın anormal bir şekilde penisin dorsal yüzeyinde bulunması: epispadias
· Penisin inflamatuvar lezyonları: balanitis ve balanopostitis
· Glans penisin ve üzerini örten prepisyumun inflamasyonu: balanitis
· Sünnet derisi ile glans penis arasında bulunan, lokal irritan etki gösteren dökülen epitel hücreleri, ter ve hücre artıklarının birikimi ile oluşan yağlı peynirimsi madde: smegma
· Genellikle konjenital anomaliden dolayı oluşan ve en sıklıkla da daha önceki balanopostitise ikincil prepiyumun glans penisin üzerinde kolaylıkla geri çekilemediği durum: fimozis
· Penis neoplazilerin en sık geliştiği yapı: skuamöz epitel
· Penis neoplazi patogenezi: kötü hijyen, sigara, HPV tip 16-18
· Bowen hastalığı görülme yaşı: yaşlı birey
· Bowen hastalığının skuamöz hücreli karsinoma ilerleme oranı: %10
· Makroskopik olarak penis şaftında soliter plak halinde bulunan hastalık: bowen hastalığı
· İnvaziv skuamöz hücreli karsinomun en sık görüldüğü yer: glans penis ve perpisyum
· Papiller yapı ile karakterize, yuvarlak, itici derin sınırlara sahip, sitolojik atipi içermeyen, skuamöz karsinomun varyantı: verruköz karsinom
· Lokalize penis neoplazilerinde 5 yıllık sağ kalım oranı: %66
· İnguinal lenf nodlarına metastaz yapmış penis neoplazilerinde sağ kalım oranı: %27
· En sık skrotal neoplazi: skuamöz hücreli karsinom
· Skrotal büyümenin en sık nedeni: hidrosel
· Tunika vajinalis içine seröz sıvı birikimi: hidrosel
· Tunika vajinalis içine kan birikimi: hematosel
· Tunika vajinalis içerisine lenfatik sıvı birikimi: şilosel
· Testisin abdomenden skrotuma inmesindeki yetersizlik: kriptorşidizm
· 1 yaşında kriptorşidizm olma oranı: %1
· Testisin iltihabi hastalıklarının görüldüğü yer: epididim
· Spermatik kordon dönmesi: torsiyon
· İntrauterin veya doğumdan kısa süre sonra meydana gelen, herhangi bir anatomik defektle ilişkili olmayan torsiyon: neonatal torsiyon
· Tipik olarak adolesan dönemde ani testiküler ağrı ile ortaya çıkan, bilateral anatomik defekt nedeniyle meydana gelen torsiyon: yetişkin torsiyon
· Torsiyon olan bireyde karşı taraf testiste de torsiyonu önlemek için uygulanan profilaktik tedavi: orşiopeksi
· Ağrısız testiküler büyümenin en sık nedeni: testiküler neoplazm
· Postpubertal erkeklerde, testiküler tümörlerin en sık geliştiği yapı: germ hücreleri
· Testiküler neoplazi görülme yaşı: 15-34
· Testiküler germ hücreli tümörler: seminamatöz ve nonseminamatöz
· Seminamatöz germ hücreli tümöerler: spermatositik ve klasik seminom
· Nonseminamatöz germ hücreli tümörler: embriyonel karsinom, yolk sac tümörleri, koryokarsinom, teratom
· Testiküler germ hücreli tümör genetiği: 12q
· Testiküler tümörlerin in situ lezyonu: intratubuler germ hücreli neoplazi
· Nonseminamatöz germ hücreli neoplazilerin en sık hematojen metastaz yerleri: karaciğer ve akciğer
· Klasik seminom görülme yaşı: 15-34
· Klasik seminomda görülen infiltrasyon: lenfositik infiltrasyon
· Klasik seminomda hCG yüksek olma oranı: %10
· Klasik seminom tedavisi: radyoterapi
· Spermatositik seminom görülme yaşı: 65 yaş üstü
· Prekürsör lezyonu olmayan testiküler tümör: spermatositik seminom
· Spermatositik seminom histopatolojisi: değişen büyüklüklerde poligonal hücreler
· Embriyonel karsinom görülme yaşı: 20-30
· Saf embriyonel karsinomların, tüm germ hücreli tümörlere oranı: %2-3
· Embriyonel karsinom ve seminom ayrımı: embriyonel karsinom, seminomdan farklı olarak monoton değil pleomorfik ve iri hücreler içerirler
· 3 yaşından küçük çocukların en sık primer testiküler neoplazisi: yolk sac tümörü
· Yolk sac tümörü histopatolojisinde patogonomik yapı: schiller duval boddies
· Trofoblastik yönde diferansiasyon gösteren pluripotent neoplastik germ hücrelerinden oluşan tümör: koryokarsinom
· Teratomların saf formlarının görülme yaşı: infant ve çocuk
Prepubertal erkeklerde görülen teratomlar: malign
Gebelikle ilişkili patolojiler
· Plasentanın asendan enfeksiyonları: mycoplasma, candida, vajinal flora bakterileri
· Plasentanın hematojen enfeksiyonları: TORCH kompleksi
· TORCH kompleksi: toxoplasmosis, other (diğer), rubella, CMV, Herpes
· Plasenta enfeksiyonlarında en sık tutulan yapılar: plasenta villusları
· Plasenta enfeksiyonlarında en sık bulaş: asendan yol
· Gebelik öncesi mutlaka araştırılması gereken etkenler: TORCH kompleksi
· Fertilize ovumun uterus dışında herhangi bir yerde implante olması: ektopik gebelik
· Ektopik gebelik görülme oranı: %1
· Ektopik gebeliğin en sık görüldüğü yer: tubalar
· Tubal ektopik gebeliklerin anatomik bir sebebe bağlı olmama oranı: %50
· Tubal ektopik gebelikte en önemli risk faktörü: skar dokusu içeren kronik salpenjit
· Müdahale edilmediği durumlarda kanamaya veya ölüme neden olabilen ektopik gebelik komplikasyonu: ektopik gebelik rüptürü
· Ektopik gebelik tanısı: villilerin ve nadiren de embriyonun gözlenmesiyle
· Gestasyonel torofoblastik hastalık çeşitleri: hidatiform mol, invaziv mol, koryokarsinom
· Hidatiform molün 2 tipi vardır: komplet ve parsiyel
· Halk arasında boş gebelik olarak ifade edilen patoloji: mol
· Embriyolojik doku içerebilen hidatiform mol: parsiyel mol
· Hidatiform görülme yaşı: 20 yaş öncesi ve 40 yaş sonrası
· Komplet mollerin invaziv olma oranı: %10
· Komplet mollerin koryokarsinoma yol açma oranı: %2
· Parsiyel mollerin koryokarsinoma yol açma oranı: çok nadir
· Komplet ve parsiyel mol ayrımı: komplet mol diploid, parsiyel mol triploid. Villöz ödem komplet molde tüm villuslarda, parsiyel molde bazı villuslarda. Trofoblast proliferasyonu komplet molde diffüz ve çepeçevre, parsiyel molde fokal ve az. Serum hCG komplet molde yüksek, parsiyel molde daha az yüksek. Doku hCG komplet molde 4 birim artarsa, parsiyel molde 1 birim artar.
· Parsiyel mol ve komplet mol ayrımı: çekirdeğini kaybetmemiş fetal eritrositleri görmek parsiyel mol tanısı koydurur
· İnvaziv molün invaze olduğu yer: myometriyum
· İnvaziv mol tedavisi: myometriyuma invazyonun derinliği nedeniyle çoğu kez kürretaj ile tümüyle çıkarılması güçdür. Uterus rüptürü riskinden dolayı derin kürtaj yapılamaz. Villuslar burada kalıp kanamaya neden olabilir. Eğer hCG yüksekliği devam ederse tedaviye kemoterapi eklenir.
· Gestasyonel trofoblastik epitelden ya da gonadlardaki totipotent hücrelerden orjin alan karsinom: gestasyonel koryokarsinom
· Gestasyonel karsinomun komplet molden gelşime oranı: %50
· Gestasyonel mol histopatolojisi: sito ve sinsityotrofoblastlar izlenir ve villus yapısı yoktu
· Gestasyonel mol metastaz yerleri: akciğer, vajen, beyin, karaciğer, böbrek
· Plasenta site trofoblastik tümörün köken aldığı yapı: intermediyer trofoblastler
· Koryokarsinom ve plasental site trofoblastik tümör ayrımı: plasental site trofoblastik tümörlerde koryokarsinomdaki gibi polimorfik, irili ufaklı hücrelerin aksine monomorfik hücrelerden köken alır
· Plasental site trofoblastik tümör kötü prognoz belirteci: uterusu aşması
· Gebelik toksemisi: preeklampsi/eklampsi
· Preeklampsi görülme dönemi: 3. Trimester (24-25. Hafta)
· Gebelerde preeklampsi/eklampsi görülme oranı: %5-10
· Preeklampsi/eklampsi görülme yaşı: 35 yaş üstü kadınların ilk gebelikleri
· Preeklampsi tablosu: proteinüri, ödem, hipertansiyon
· Eklampsi tablosu: proteinüri, ödem, hipertansiyon, konvülsiyon
· Ciddi preeklampsili hastaların %10’unda hemoliz, yükselmiş karaciğer enzimleri ve platelet düşüklüğü ile gelişen hastalık: HELLP Sendromu