Tıp bedensel ve davranışsal göstergeleri tanıma ve onları bir bağlam içerisine yerleştirerek anlamlandırma çabasıdır. Tıp etiği bu çabayı iki çok eski ilkesiyle sürdürür: 1. Zarar vermeme (non nocere); 2. Yarar sağlama. Tıp felsefesi ise tıbba kendi idealine giden yolda sorgulayıcı ve yönlendirici desteği verir. Kendine dair farkındalığını kazandırarak öz değerlendirme yapmasını mümkün kılar. Ayrıca hayat, insan, sağlık, engel, ölüm, hastalık nedir ve hekim kimdir gibi sorulara cevap arar.
Tıp-Felsefe İlişkisinin Tarihi
Tıp ve felsefe ilişkisi tarihsel anlamda farklı aşamalardan geçmiştir. Bu aşamalar iç içelikten ayrışmaya, sonrasında bir tür yabancılaşmaya ve son zamanlarda tıbba ve hekimlere yönelik meta bilinçle bir yakınlaşmaya dönüşmüştür. Çağın felsefi fikir ve akımları tıbbın metodolojisini (yöntem bilimi) ve hekime bakışı şekillendirmiştir.
Tıbbın tarihsel kökeni tanrısal/dini yorumlara ve büyü inanışına dayanır. Bilinen ilk büyük tanrı-hekim İmhotep ve rahip-şamanlar Tanrı tarafından lanetlenmiş, kötü ruhların musallat olduğu insanları tedavi etmişlerdir. Antik Yunanda din ve felsefenin ayrışmasıyla tıp, doğa felsefesinin bir parçası olmuştur. Evrenin özünü arayan ve bu özü çeşitli maddelerle ilişkilendiren filozofların bazıları aynı zamanda hekimdir ve organizma hakkında fikirler de öne sürmüşlerdir. Yaklaşık MÖ 5. Yüzyılda Sokrates’in felsefeye yaptığı insan etkinliğine yönelme, gözlem ve düşüncenin gücüyle felsefeyi yüceltmenin bir benzerini Hipokrat da tıbba yapmıştır. Tıbbı doğa felsefecilerinin etkisinden alıp gözleme dayalı bir zemine oturtmuş ve keyfî açıklamalardan uzaklaştırmıştır.
Ortaçağda Avrupa'da felsefe gibi tıp da kilisenin buyruğuna girmiş, hareket alanı kısıtlanmıştı. Yunan felsefesini bilen İslam filozoflarının dünyasında ise tıp gelişimini sürdürmüş, hekimle filozof arsında sadece mahiyet (esas, içyüz) farkı olduğunu söyleyen İbn-i Sina gibi büyük filozof hekimler yetişmişti.
Aydınlanma Çağı özgür düşünce ve bilimsel dönüşümlerin çağıdır. Descartes felsefesi madde-ruh ayrımıyla din ve bilimi birbirinden ayırır. 16 ve 17. Yüzyılın felsefi problemi metodoloji olur ve doğa bilimleri felsefeden bağımsızlaşmaya başlar. Hekim filozofların dönemi modern tıpın belirginleşmesiyle biter. Fransız hekim Claude Bernard felsefi, sistematik olmayan deneysel (ampirik) uygulamaları bilimsel yönteme uyarlar ve deneysel tıbbın kurucusu olarak anılır.
Modern tıp bilimi bilimsel yöntem içerisinde kendine nispeten yeterli halde ve felsefe ile yolları ayırmışken son yarım asırda gelen sert eleştiriler, bizzat hekimler tarafından tıbbı sorgulamaya alan bir felsefeye hayat verdi. Bilimsel kurumların, siyasi ve ekonomik kurumların sürdürdüğü biyo-politikalarla salt bilimden uzaklaştırıldıkları, toplumu dizayn ve disipline etmede kullanılan “normal” insan ölçülerinin insani faaliyet olan tıbbı insana yabancılaştırdığı bir ortamda bir tıp felsefesi zorunlu hale geldi.
Varlık, Bilgi ve Yabancılaşma
Heidegger’in ölüm ve hiçlik sayesinde gündelik sıradanlığını aşan, zamanlılığını fark eden ve var-lığını anlayan ( Das Man'dan Dasein'ı ortaya koyan) insanı, nihilizme karşı gelmek için zamanı hiçliğin yerine koyar. Zaman ve tarih hiçlik karşısında varlıktır. Marx ve Sartre ise nihilizme karşı koyuşu geçmişte değil geleceğe yönelik yaşam mücadelesinde bulur, anlamı aşkın zamanda değil dünyada arar. Ölüme yabancı olmayan hekimlik mesleği de varlık ve hiçlik konusunda cevaplar arar, hayatın ve ölümün anlamını kavramada felsefeye ihtiyaç duyar.
Felsefede süregelen bir diğer arayış bilginin ve düşünmenin doğasıyla ilgilidir. Descartes'le birlikte ne bildiğimizden çok nasıl bildiğimizin önemi artmıştı. Kant'a göre evrensel bir bilgi ideali mümkündü, hakikat zamana göre değil tümeldi. Hegel bu noktada Kant'ın deneyimi özne için önemsizleştirdiği eleştirisini getirdi ve çağa göreli bir bilgi anlayışı ortaya koydu. Moderniteyle, kişinin öznelliğindeki bilgiyi açığa çıkardığı, bilginin bir öznelliğin nesnelleştirilmesiyle mümkünleştiği (görüngü) fenomenoloji anlayışı başladı. Husserl, fenomenolojinin bir felsefi disiplin olarak kurulmasını sağladı. Tıp felsefesi açısından epistemolojik tartışmalar daha çok bilginin deneysel ve rasyonel elde edilişiyle ilgilidir. Tıbbi araştırmalarda izlenecek yol ve bilginin üretiminde kullanılacak yöntem diğer bilimlerle işbirliği içerisinde ortak bir felsefi yöne duyulan ihtiyacı gerektiriyor.
Ivan Illich Sağlığın Gaspı adlı kitabında modern dünya tıbbının bir din haline getirildiğini söyler. “Tıp kurumunun denetlenemeyen bir otorite olarak, neyin hastalık, kimin hasta olduğunu ve hastalara ne yapmak gerektiğini belirlediğinde sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturduğunu; bedenlerimiz üzerindeki hakkımıza tecavüz ettiğini; ilaç tüketimini teşvik ederek toplumun hastalıklı yapısını güçlendirdiğini; sağlığa bir ‘mühendislik modeli’ olarak yaklaştığı için insanların kendi insani zaafları, incinebilirlikleri ve biriciklikleriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini” anlatır. Büyük hastane kompleksleri içinde, hastayla iletişimin minimuma indiği, ilaç şirketleri gibi ekonomik saiklerin manipülasyonuna uğrayan günümüz tıbbı binlerce yıllık hasta ve tedavi odaklı öz değerlerine yabancılaşmış durumda. Hekim ve biz hekim adaylarından büyük filozoflar olmamız elbet beklenmiyor ancak felsefi düşünmenin kazandırdığı sorgulama ve sorumlulukla mevcut durumu iyileştirmek bir yükümlülük. Aksi halde, Molière’in Hastalık Hastası (Le Malade İmaginaire) oyununda ironiyle alaya aldığı gülünç ve güvenilmez doktor figürlerine dönüşümümüz çok da uzak görünmüyor. (Oyun okulumuzun NeoDrama topluluğu tarafından da bu yıl sergilenecek.)
Mehmet Yasin YILDIRIM 01.01.2020
Kaynaklar ve İleri Okuma: Selahattin Hilav (2009), Felsefe El Kitabı,Yapı Kredi Yayınları
Hekimin Filozof Hâli, Der. M. Bilgin Saydam ve Hakan Kızıltan, İthaki Yayınları, 2018
Illich, İvan (2011). Sağlığın Gaspı, çev. Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları
Özen B. Demir, Hekim ve Heybesi: Tıp, Bilim, İdeoloji, NotaBene, 2017
http://www.birikimdergisi.com/guncel-yazilar/9054/bir-tip-felsefesi-icin-derkenar-iv-epistemoloji-bunalim-ve-cikis#.XLtcrOShm9c
Comments